Bilindiği üzere, 2008’de karşılaştığımız ve özellikle gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünyamızı derinden sarsan küresel ekonomik kriz, çalışma hayatımızı tamamen etkileyecek, daha sonra Endüstri 4.0 (Dijital Dönüşüm) olarak adlandırılacak devriminin temelini attı.
Başta Almanya ve ABD gibi işçiliğin daha yüksek olduğu gelişmiş ülkelerde küresel krizin etkisiyle işçiliğin en aza/ en elverişliye indirilmesi için çalışmalar yapılmaya başlanırken, ilk kez 2011’de Hannover Messe Sanayi Fuarı’nda Endüstri 4.0 terimi kullanıldı. Daha sonra Alman hükümetinin desteğiyle 2012’de özel sektörde bir çalışma grubu oluşturuldu ve 8 Nisan 2013 tarihinde ise bu çalışma grubu Hannover Messe Sanayi Fuarı’nda Endüstri 4.0 raporunu sunarak dünyamızın gündemine bir devrim olarak Endüstri 4.0’ı getirdi.
Endüstri 4.0 devrimiyle ilgili değerlendirme yapmadan önce tüm sanayi devrimlerini incelediğimizde, bu devrimlerin aslında insanoğlunun zekâsından kaynaklandığını ve amacınınsa daha iyi koşullarda yaşamanın yollarını bulmak olduğunu görüyoruz. Çünkü varoluşundan bu yana insanoğlu elindekilerle yetinmedi ve sürekli yaşam şekillerini kolaylaştırmak ve dolayısıyla geliştirmek istedi. Her canlı gibi, yaşamak için dünyaya gelen insanoğlunun amacı daha iyi koşullarda yaşamak; bunun için mümkünse yapılacak işleri ilk başlarda diğer canlılara, daha sonraları makinelere ve sistemlere yaptırmaktır. Bu amaç doğrultusunda bu gelişme hiçbir zaman bitmeyecek; insanların bu dünyayı sadece yaşamaya gelecekleri bir yer haline getirmelerine kadar sürecek.
ENDÜSTRİ 4.0 NEDİR?
Dünya tarihinde ilk kez, bundan öncekilerin aksine, bir devrim henüz gerçekleşmeden açıklandı. Böylece tüm dünyada eşit koşulların oluştuğu, Endüstri 4.0 ya da Dijital Dönüşüm devrimini gerçekleştirme süreci başladı. Konu, popüler olmasından dolayı pek çok kişi ve kurum tarafından konuşulmaya başlandı. Böyle olunca, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de maalesef Endüstri 4.0 kavramının içi boşaldı, bunca konuşma ve tartışmaya rağmen bu önemli sanayi devrimi Türkiye’de halen tam anlaşılamadı. Endüstri 4.0, bilişim ve iletişim teknolojilerini de kullanarak, üretimde tama- men insandan bağımsız akıllı üretim şekli olarak değerlendirilebilir. Diğer bir deyişle Endüstri 4.0, akıllı sistemleri yapay zekâ uygulamalarıyla destekleyen bir otonomi sistemi olarak görülebilir. Şekil 1’de sanayi devrimleri ve ilgili teknolojilerini içeren bir tabloyu görebilirisiniz.
BİR DEVRİMİ FUTBOL İLE ANLATMAK
Esasen, önemli bir devrim olan ve sadece çalışma hayatımızı değil tüm yaşantımızı değiştirecek bir devrim olan Endüstri 4.0/ Dijital Dönüşümü futbol ile özdeşleştirerek anlatmamız mümkün… Her iki kavramın birbiriyle oldukça ortak özellik içerdiğini bu makale boyunca sizlere göstermek istiyorum. Bir futbol takımında bir oyuncu çok çalışabilir ve çok güzel kişisel bir oyun çıkarabilir. Ancak bu oyuncu, çalışmasını takım arkadaşlarının çalışmalarıyla uyumlaştırmaz ve bütünleştirmezse, takım amacına ulaşamaz. Bu yüzden Endüstri 4.0 sistemini ya da konseptini amacına ulaştırabilmek için tıpkı bir futbol takımında olduğu gibi bir “takım çalışması” ve “takım ruhuna” gerek vardır.
Bir diğer neden, giderek artan taleplerin karşılanması için sistem içindeki bileşenlerin, sistemin tümünü gerçekleştirecek uzmanlığına sahip olmayabileceğidir. Bu nedenle takımlar, bu talepleri yerine getirebilmek için bileşenlerin farklı özellikleri ve yeterliliklerini bir araya getirmeye ihtiyaç duyabilir.
ENDÜSTRİ 4.0 VE FUTBOL
Günümüzde futbol, çoğu zaman bir endüstri gibi görülüyor ve artık yaygın olarak “Futbol Endüstrisi” tanımı da çokça kullanılıyor. Futbolu endüstri, futbol liglerini de endüstri devrimleri olarak tanımladığımızı varsayalım. Dolayısıyla, nasıl ki futbol takımları için amatörden başlayarak Şampiyonlar Ligi kademesine kadar ligler mevcutsa, endüstrilerin ve endüstri devrimlerinin de gelişmişlik seviyelerine göre kademeleri vardır. Futbolda bu kademeler birden bire aşılacak kademeler olmayıp, her bir kademe verilen emek ve çaba sonucunda birinci olunduğunda bir üst lige geçilecek şekilde belirlenmiştir. Bu durum, endüstri seviyeleri için de geçerlidir: Bir üst devrime geçmek için önceki aşamaları geçmek gerekir. Buradan hareketle, 3’üncü Ligi Endüstri 1.0 olarak gördüğümüzde, Şampiyonlar Ligini de Endüstri 4.0 olarak tanımlayabiliriz. Şekil 2’de, bu tanımlamaya uygun olarak futbol ligleri ile endüstri devrimleri tablosunu görebiliriz. Mevcut futbol takımımızın Endüstri 3.0 aşamasında (liginde) olduğunu, yani Birinci Lig takımı olduğumuzu ve takımımızın da ligde şampiyon olup Şampiyonlar Ligine çıktığını düşünelim. Amacımız, Şampiyonlar Liginde yarışacak ve sürekli kalıcı bir takım oluşturmak olsun. Dolayısıyla burada yapılması gereken, Endüstri 3.0 uyumlu bir Birinci Lig futbol takımını Endüstri 4.0 uyumlu Şampiyonlar Ligi futbol takımına dönüştürmektir. Bir futbol takımı toplam 21 oyuncudan ve her maçta oynayabilecek 11 asıl, beş yedek oyuncudan oluşur. Elbette ta- kımın teknik direktörü ve yardımcıları da bulunur. Endüstri 4.0 da, şu an itibarıyla esas olarak 11 disiplinin bir araya gelmesiyle oluşur ki bunun yanına birçok disiplinin daha eklenebileceğini söyleyebiliriz. Bir futbol takımının en önemli bileşeni ise teknik direktördür. Tıpkı futboldaki gibi teknik direktör takımın olmazsa olmaz unsuru ise Endüstri 4.0 kavramında da yapay zekâ olmazsa olmaz bir unsurdur. Bu benzetmeden hareket- le, Endüstri 4.0’ı bir futbol takımı olarak görüp yapay zekâyı teknik direktör ve her bir bileşeni de bir oyuncu olarak değerlendirirsek, şöyle bir Endüstri 4.0 futbol takımı oluşturmamız mümkündür;
Oyuncular:
* Siber Fiziksel Sistemler
* Endüstriyel Yazılım ve Yatay-Dikey Entegrasyon
* Büyük Veri ve Analitik
* Robotlar/Otonom Robotlar * İleri Otomasyon Sistemleri * Akıllı Sensörler
* Bulut Teknolojileri
* Nesnelerin İnterneti (IoT)
* Arttırılmış (Zenginleştirilmiş) Gerçeklik * Eklemeli Üretim (3D Printer-Üç Boyutlu Yazıcı)
* Siber Güvenlik
Teknik Direktör: Yapay Zekâ ve Akıllı Sistemler
Bu takım, elbette şimdilik 11 kişilik görülse de aslında her geçen yıl bu oyuncu sayısı gelişen teknolojiyle orantılı olarak artacaktır. Buradan anlaşılacağı üzere, Endüstri 4.0 ile futbol arasındaki en temel fark, bugün ikisi için de 11 oyuncu olmasına karşın, ileriki zamanlarda futbol için bu sayının değişmeyeceği ancak Endüstri 4.0 için artabileceğidir. Burada önemli bir konu, bu bileşenlerin tümü aynı seviyede olmalı ki bir takım oluşabilsin ve başarı elde edilebilsin. Çünkü Birinci Lig takımına, Şampiyonlar Ligi seviyesinden sadece bir kaleci adapte etmek hem kolay değildir hem de o takımı Şampiyonlar Ligi takımı yapmaz. Bu yaklaşımı Endüstri 4.0 yapısına uyguladığımızda, sadece bir disiplini, örneğin siber güvenlik yapısını mevcut Endüstri 3.0 sistemimize eklediğimizde yenilenmiş sistemin Endüstri 4.0’a uyumlu olmayacağını söyleyebiliriz.
Bu bilgiler ışığında, Şekil 3’teki karşılaştırma tablosu, futbol ile Endüstri 4.0 (Dijital Dönüşüm) ilişkisini daha anlaşılır özetliyor. Diğer yandan, her ne kadar futbol ile Endüstri 4.0 arasında pek çok benzerlikler olmasına karşın, az da olsa bazı farklılıklar da mevcuttur. Bu farklılıkları ise Şekil 4’te özetlemeye çalıştım.
ENDÜSTRİ 4.0’IN TEMELİNDE İNSAN VAR
Özetle, pek çok özelliğiyle bir futbol takımı ve futbol liginin özellikleriyle özdeşleştirerek anlatabileceğimiz Endüstri 4.0’ı, günümüz koşullarında bir Şampiyonlar Ligi olarak görebiliriz. Dolayısıyla bu ligde var olmak ve özellikle Şampiyonlar Liginde kalıcı olmak için sürdürülebilir kalecisinden forvetine, yedek oyunculardan teknik direktörüne kadar bir iyi takım oluşturmak zorundayız. Yani, sadece bir ya da iki üst düzey oyuncuyu alt liglerdeki bir takıma adapte etmekle o takımı Şampiyonlar Ligi takımı yapamayız. Buradan hareketle, sadece bir veya birkaç Endüstri 4.0 bileşenini mevcut Endüstri 3.0 sistemine eklemek, tüm sistemin Endüstri 4.0’a geçtiği anlamını taşımayacaktır. Günümüzde Endüstri 4.0’a geçmek, doğru bir çözüm oluşturmak için kamu, özel sektör, eğitim sistemi (üniversiteler) ve STK’ların bir araya gelerek çözüm oluşturmaları gerekiyor. Çünkü dijitalleşme ve Endüstri 4.0’ın temelinde insan vardır. Fiziksel çalışmadan zihinsel çalışmaya geçerken kamunun, STK’ların, özel sektörün ve eğitim sistemimizin ortaklaşa ve aynı anda baştan sona yürütecekleri bir strateji ve icraat olmalıdır. Tüm bunların ışığında belirtmem gerekirse, bütün halkımız, özel sektör ve kamu tarafından bilinmeli ki, Endüstri 4.0/Dijital Dönüşüme geçiş bir seçenek değil, yapılması gereken bir zorunluluktur. Endüstri 4.0’ı bir tren olarak görürsek, Endüstri 4.0 trenini henüz kaçırmadık ama çok fazla vaktimiz de yok. Ancak ve ancak çok ciddi, hızlı ve planlı bir stratejiyle başarılı olabileceğimizi unutmamamız gerekiyor.